3 Kasım 2011 Perşembe

Idioglossia


Pain of Salvation, çok da takipçisi olmadığım bir tarzda müzik yapan, takipçisi olmadığım, kendini kanıtlamış büyük bir grup. 2000 tarihli The Perfect Element albümlerindeki nakaratı Ashes'tan -ki o da mükemmel bir parçadır- alıntı olan Idioglossia adlı şarkılarının sözlerinde şöyle diyeceklerdi:

...
memories...

i have swallowed all these tears
thought they'd be gone
after all these years
now this heart is waking up
with a new hunger
for my own blood

as i search through the ashes
for someone to blame
i'm afraid to see my face
as i walk through the ashes
i whisper your name
meeting you have forced me
to meet myself
...


Şimdi günlüğüme bakıyorum da, 14 Temmuz 2010 tarihli girdimde ´ "Şarkılarda kendini bulma" olayını aştığım andır! ´ yazmışım. Kabul ediyorum, abartmışım biraz. Beterin beteri varmış. Konuyu değiştirmek gibi olmasın (amaç bu değilmiş gibi!), grupların en güzel albümleri sanırım 1990-2005 arasında çıkmış; o tarihler arasındaki kalite, içlilik şimdi çok azaldı... Son olarak "daha geçtiğimiz günlerde Ankara'ya gelmesi planlanan grubun konserinin (gitmeyi planlamadığım, dolayısıyla bilet almadığım konser) iptal olmuş olmasına sevineyim mi üzüleyim mi bilemedim şimdi" diyerek bitireyim bu girdiyi.

10 Temmuz 2011 Pazar

Lonlinıs

Çok yalnız hissediyorum şu sıralar... Ama yine de en iyisi siz burada bununla ilgili uzun ve içli bir yazı olduğunu farz edin, ben de bu konuyla ilgili bir şey yazmamış gibi yapayım.

6 Temmuz 2011 Çarşamba

Başlık sıkıntı olur şimdi...

...zaten kısacık bir şey yazacağım. Ne zaman ki "ketum" kimliğimi terketmeye yönelik hareketler yapmaya başladım, işte o zaman Myspace ve Yahoo!'nun girişlerine "Facebook ile giriş yap" koyması gibi fail oldum. Güzel bir örnek mi oldu, hayır, ama ne yapayım en güzel böyle anlatabilirdim ben.

29 Mart 2011 Salı

Adam ol adam!

Direk giriyorum konuya. Eğer sizin "adam" anlayışınız buysa, olmuyorum, olmayacağım da! "Tımbırlent" ayakkabı (veya özdeşleri), gömlek, kumaş pantolon giyip eline dizüstü bilgisayar çantası (veya benzerleri -bilmem ne mühendisleri odası çantası gibi mesela-) alıp gezince adam olunmayacağı gibi; kot pantolon, "kolezyon" gibi mağazalardan alınma tişört giyip sırtına "üniversite öğrencisi çantası" takınca da adam olunmuyor. Saçı sakalı kes, kaç yaşına geldin artık gibi geyiklere hiç girmiyorum zaten. Siz adam değilsiniz; siz, toplumun sizi görmek istediği gibi olup -en azından görünüş bazında- adam olduğunu sananlarsınız. Ve kendinizi o kadar inandırmışsınız ki buna, bizi, beni, ezik kategorisine koyup aklınızca küçük görüyorsunuz. Kibar olanlarınız da yine akıllarınca "üzülüyorlar" halimize/halime. Söylemeye gerek bile yok ama yine de bilin, asıl ezikler sizlersiniz.

Kendini salıverip, bu bahsettiğim insanları bile haklı çıkaracak seviyede salaş gezip/davranıp, kendini savunma içgüdüsüyle yapılan salakça avuntularla eş tutmayın anlatmaya çalıştığım şeyi. Anlayın! Sizin görmek istediğiniz gibi değilim, olmayacağım, sizin beklediğiniz kadar çalışkan değilim, olmayacağım, sizin muhatap olmak istediğiniz kadar sosyal değilim, olmayacağım, sizin SEVECEĞİNİZ birisi değilim, olmayacağım. Ama şuna da eminim ki hepinizden olmasa da ÇOĞUNUZDAN DAHA ADAMIM!